Çevrimdışı işinizi yeni mecrada test etmek veya çevrimiçi işinize fiziksel bir varlık eklemeyi istiyor ancak maliyete ve bağlılığa maruz kalmamayı düşünüyorsanız, pop-up mağaza bir çözüm olabilir. Bir pop-up, büyük bir yatırım yapmadan önce, özellikle ülkemizde Karadeniz kadar beklenmedik sonuçlar doğuran perakende sularını test etmek için her ölçekteki ve kısıtlı bütçeye sahip işletmeler için erişilebilir ve düşük riskli bir yoldur. Bir mağaza, markanızı ve ürünlerinizi yeni alışverişçilerin önüne koymanıza olanak tanır.
Pop-up mağazacılığın perakende markalarımız için gelişen bir fırsat ekonomisi olduğunu değerlendirebiliriz ama ben dikkatinizi başka bir yöne de çekmek istiyorum.
Ülkemizde, çevrimdışı markalarımızın günün koşullarıyla mücadele etmek için alternatif olarak görülen pop-up mağazaların kısa bir süre sonra fiziksel varlığı olmayan çevrimiçi devasa perakende platformlarının çevrimiçi rekabetçi fiyatlar ile mevcut müşteriler ile yüz yüze iletişim kurabilmek için kullanabileceği bir mecra olarak karşımıza çıkmaları an meselesi olabilir. AVM’lerde kapanan neredeyse her şeyi ile hazır mağazaların tabelalarında çok yakında .com uzatılı markaları görmemiz yakındır. .com uzantılı markalar pop-up mağazacılığı, çevrimdışı satışların dünyasını keşfetmek, belirli bir kalıcı mağaza yatırım taahhüdüne girmek zorunda kalmadan kendi işleri için anlamlı olup olmadığına karar vermelerine yardımcı olmak için günümüz koşullarını da avantaja çevirerek çevrimdışı perakendeye açılan bir pencere olarak kullanabilirler. Çevrimiçi perakende yapan platformların sunduğu tek kanallı deneyimi çok kanallı deneyime dönüştürme imkânı bulması söz konusu. Oluşturdukları çevrimiçi sadık ve etkileşimli tüketici datasını çevrimdışı deneyimle tamamlayarak yepyeni bir ağ oluşturabilir. Tüketiciler, sosyal medyada, arama motorlarında, yazılı ve görsel her yerdeki ürünler hakkında bilgi bombardımanına tutulurken, bir bakıyor ki o bilgiyi sunanın mağazası karşısında…

Pop-up mağazanın tüketici üzerinde psikolojik bir etkisinin de olduğunu düşünüyorum. Kıtlık, müşterinin münhasır veya başka şekilde sınırlı ürünler satın alma arzusu ile harekete geçmesini sağlayan kanıtlanmış bir satış taktiğidir. Kesin bitiş tarihi olan bir pop-up mağazası, müşterileri mağazayı ziyaret etmeye teşvik eder.
Pop-up mağazacılık özellikle yeni ürünler veya koleksiyonlar tanıtırken, büyük kampanyaları başlatırken veya sadece marka bilinirliğini artırmayı amaçlarken de işe yarayacaktır.

Pop-up mağazalar küçük bir ön yatırım gerektiriyor ve bu da onları mükemmel bir test alanı haline getiriyor. Müşteri profili, AVM’nin çekim gücü gibi birçok bilinmeyeni test etmek için küçük bir bütçe. Başarılı bir pop-up, işletmenin bulunduğu AVM’de genişlemeye aday olduğuna dair iyi bir gösterge olabilir. Yeni bir işletmenin yapması gereken en önemli şeylerden biri, ürünlerine olan talebi doğrulamaktır ve gerçek ürün doğrulaması ancak para, tüketiciden işletmeye doğru el değiştirdiğinde gerçekleşir. Pop-up’lar ayrıca farklı fiyatlandırmaları, farklı kampanyaları, farklı ürün gruplarını ve satış fikirlerini test etmek için de en uygun mecralardır.

Pop-up için doğru yeri bulmak da önemlidir. Dikkate alınması gereken çok sayıda faktör var ve en önemlilerinden biri, mağaza için hangi alanın en anlamlı olacağını belirlemektir. Pop-up mağazalar için kullanılan birkaç ortak alan vardır: Boşalmış mağaza sadece kullanılmayı bekleyen bir perakende alanıdır. Tek yapmanız gereken markanıza göre kişiselleştirmek. Diğer yandan, AVM ortak alanları, oteller, toplu ulaşım toplanma merkezleri, şehir meydanları da pop-up’lar için en uygun alanlardır. Bu noktada, kişisel bir önerimde, ülkemizde çok büyük metrekareli mağazalarda, içeriğe katkı sağlayacak harici işletmecilere pop-up alanları vererek ilave gelir elde edebilecekleri gibi mevcut müşterilerine yenilerini de katabilirler.

Son olarak, gözlemlediğim birkaç başarılı pop-up mağazasından da bahsetmek istiyorum.

DONDURMA MÜZESİ (MOIC) 
2016’da New York’ta açılışına katıldığım pop-up mekan, kalıcı bir binası veya koleksiyonu olmayan Museum of Ice Cream. MoIC, popüler olan pop-up müze konseptinin en başarılı örneklerinden biri. Pop-up müze kavramı, geleneksel müze anlayışından oldukça farklı bir konsept. Pop-up müzeler, eğitim veya araştırma amacı gütmeyen, adeta geçerken uğrayıp ‘’burada fotoğraf çekeyim’’ dediğiniz sanatsal ve interaktif mekanları anlatıyor. Eğlence ve hayal gücü odaklı olan Museum of Ice Cream, beliren pop-up ekranlar gibi sık sık değişen sergilemeler ve yeni açılan şubelerden oluşuyor. Açılışında internet üzerinden 30 bin bilet satmış olması ve üstüne de 200 bin kişilik bekleme listesi oluşturması başlı başına bir başarı hikayesidir. Aslında dondurma konusunda en rekabetçi piyasa sayılacak Amerika’da kalkışma denebilecek bir adımdı. Çünkü MoIC, şu anda kültürel bir fenomendir ve perakende açısından bakıldığında, MoIC, dondurma markasını olarak 100 yıllık markalardan daha bilinir hale getirmiştir.

 

LOUIS VUITTON & SUPREME
Louis Vuitton ve kült streetwear markası Supreme’nin, pop-up turuyla başlattıkları ortaklık geçen yıl moda dünyasını sarstı. Mobil mağazanın büyük açılışına yaklaşık 6 bin kişi katılmış ve bu iş birliği Google’ın “Yılın En Çok Aranan 10 Moda Markası”nda sırasıyla ikinci ve üçüncü sırayı Louis Vuitton ve Supreme’e katmıştır.
Özetle, pop-up kavramına hem AVM yatırımcısı hem de perakende markaları açısından salt dekorasyonu ile kalan mağazanın geçicide olsa kiralanması olarak bakmamak gerekiyor. Pop-up mağazalar tüm taraflar için başarıya ulaşacak yepyeni başlangıçlarının, beklemedik gelir fırsatlarının ve yeni müşterilerin habercisi olabilir. Elbette, yukarıda yazdığım gibi tabelasında .com yazılı sürprizlere de gebe olabilir.